Halk arasında diş teli olarak da bilinen ortodonti, esasen latince ortos ve dontos kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır. Ortos, latince düzgün, dontos ise dişler demektir. Bu iki kelimenin birleşiminden “Ortodonti” kelimesi oluşmuştur. Ortodonti, ideal konumda olmayan diş ve çene yapısını düzelten bilim dalıdır.
Ortodontik tedavide dişler; sabit ataşmanlar (braketler), şeffaf plaklar ve hareketli apareyler gibi çeşitli mekanikler ile ağız içinde hareket ettirilebilir. Çene hareketleri ise, ergenlik döneminden önce hareketli veya sabit aygıtlarla sağlanabildiği gibi, erişkin dönemde ortognatik cerrahi ismi verilen, ortodontistler ile ağız diş çene cerrahlarının beraber yürüteceği bir tedavi protokolü ile mümkün olmaktadır.
Diş telleri ile yapılan tedavilerde, hastaların belirli kurallara uyulması istenmektedir. Hastaların sert gıdalar tüketmemeli ve asitli içeceklerden uzak durması istenmektedir. Aksi takdirde braketler veya braketi dişe yapıştıran yapıştıran materyalde hasarlar gözlemlenebilmekte ve braket kopmalarına bağlı olarak toplam tedavi sürelerinde uzamalar olabilmektedir.
Hastaların ortodontik tedaviye başvurma sebepleri genellikle estetik kaynaklıdır. Aynı zamanda, ortodontik tedavi sayesinde, çapraşık konumda olan dişler ideal dizilime kavuştuğundan ağız hijyeninin sağlanması kolaylaşacak, diş ve diş eti sağlığının uzun dönemde bakımı kolaylaşacak, çiğneme konforu artacak ve çene eklemine binen yük azalacaktır.
Ortodontik bozuklukların sebepleri incelendiğinde temel faktörün, zamanından önce çekilen veya çürük şekilde ağız içinde bırakılan süt dişleri olduğu görülmüştür. Ayrıca genetik olarak aktarılabilen iskeletsel problemler de ortodontik bozuklukların sebepleri arasındadır ve uygun zamanda müdahale ile ameliyata gerek kalmaksızın bu sorunlar çözülebilir. (Çene darlığı, Alt çene ileriliği, Üst çene fırlaklığı vs.) Bu sebeple 7 yaş itibariyle ilk ortodontist kontrolü büyük önem taşımaktadır.
Ağız solunumu, bademcik iltihabı ve geniz eti varlığı gibi durumlarda da ortodontik problemler meydana gelebilmekte, bu süreçte Kulak Burun Boğaz uzmanı ile birlikte tedavi süreci yürütülmektedir. Parmak emme, uzun süren emzik ve biberon kullanımı, dil-dudak emme ve kalem ısırma gibi istenmeyen alışkanlıklar da diş ve çene yapısında bozulmalara sebep olabilmektedir. Burada kritik olan nokta, bu alışkanlığın günde ortalama kaç saat yapıldığıdır. Ortodonti dünyasındaki genel görüş, bir alışkanlığın diş ve çene yapısında etkisinin görülmesi için o alışkanlığın günde en az 6 saat yapılıyor olması yönündedir. 6 saatin altında gözlemlenen istenmeyen alışkanlıkların, diş ve çene yapısına etkisinin minimum olduğu gözlemlenmiştir.
Türkiye’de ortodontik tedavi hizmetleri çeşitli kurumlardan alınabilmektedir. Devlet bünyesinde bulunan ağız ve diş sağlığı merkezleri, diş hastaneleri ve diş hekimliği fakültelerinden ortodontik tedavi hizmeti alınabilir iken; özel sektörde ise özel diş hastaneleri, özel ağız diş sağlığı merkezleri ve muayenehanelerden ortodontik tedavi hizmeti alabilmek mümkün olmaktadır.
Ortodontik tedaviler düzenli kontrol gerektiren bir tedavi çeşididir. Tedaviye başlayan hastaların yaklaşık bir buçuk yıl süre boyunca düzenli olarak her ay doktorlarına kontrole gitmesi gerekmektedir. Bu sebeple ortodontik tedavi öncesi kalıcı şehir değişikliği veya kişinin düğün benzeri bir organizasyon varsa, bu tedavinin bir süre ertelenmesi önerilir. Bunun sebebi başlayan bir tedavinin çok ciddi bir sorunla karşılaşılmadığı müddetçe durdurulamayacak olmasıdır. Düzenli kontrollerin rutin olarak aksatıldığı ortodontik tedavilerden, diş düzeltimi konusunda verim alınamaz; aksine dişlerde istenmeyen durumlar ve hasarlar gözlemlenebilir. Ortodontik tedavi boyunca ağız hijyenine özen göstermek de çok önemlidir. Ortodontik tedavi boyunca düzelen dişlere gerekli hijyenik bakım uygulanmazsa özellikle bukkal teknik (diş teli) ile tedavi edilen vakalarda tedavi sonu dönemde, dişin üzerinde beyaz veya kahverengi renklerde çürük olmayan ve fakat çürüğe meyilli alanlar oluşur. Bu alanlara White Spot Lesion, yani Beyaz Nokta Lezyonu ismi verilmektedir. Çoğunlukla estetik kaygılarla başlanılan ortodontik tedavilerde, tedavi sonunda bu bölgelerin görülmesi elbette ki istenmeyecek bir durumdur. Bu durumların önüne geçmek için hekiminizin tavsiye edeceği hijyen kurallarına azami şekilde uyulması zorunludur. Hafif düzeyde seyreden beyaz nokta lezyonlarında, dikkatlice yapılan diş fırçalama sonrasında gerilemeler hatta tamamen kaybolmalar gözlenmiştir. İleri düzeyde seyreden beyaz nokta lezyonlarında ise eğer diş yüzeyinde çöküntü de oluştu ise bonding (dolgu) tedavisine başvurulabilmektedir.
Ortodontik tedaviler ve bu süreçte dikkat edilmesi gerekenler ile ilgili daha ayrıntılı bilgi almak isterseniz, kliniğimizi arayarak randevu alabilirsiniz. Yapılacak muayene sonucunda hekiminizin size uygun gördüğü tedavi tekniği, sebepleri ile beraber size anlatılacak ve tedavinizin planlaması ile ilgili sizlere bilgilendirme yapılacaktır.